Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Eylül Ayı Olsağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Erdem Ercan Başkanlığında Yönetim Kurulu Başkanvekili Cem Gün, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyelerinin katılımıyla Erol Öztürk Hacıeyüpoğlu Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantısında yoklama ve gündem maddelerinin oylanmasının ardından 1212 no’lu meclis oturumuna ait tutanak görüşülerek oy birliği ile kabul edildi. Ağustos ayı Kat’i Mizan ve ekleri ile Bütçe İzleme Raporu, Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı Tuncay Cebeci’nin sunumunun ardından oylanarak, meclis üyeleri tarafından tasdik edildi.
Yönetim kurulunun aylık faaliyetleri ve gündeme ilişkin bilgiler vermek üzere kürsüye gelen SATSO Yönetim Kurulu Başkanvekili Cem Gün, açıklamalarında şunlara değindi:
Enflasyon, Finansmana Erişim
“Belirsizliklerin giderek arttığı küresel bir süreçten geçiyoruz. Oysa üretim hayatında öngörü yapabilmenin önemi yadsınamaz. Dolayısıyla ülkemizin ekonomik olarak içinden geçtiği sıkıntılı dönem üretime dayalı önümüzü görememekle ilgili sorunları da beraberinde getiriyor. Hareket kabiliyeti olmayan bu süreç, hepimizi olumsuz etkiliyor ve yakından ilgilendiriyor. Hayatın her alanına sirayet eden bu durum, enerji ve akaryakıttan gıda sektörüne, taşıt ve otomobil sektöründen inşaat ve konut piyasasına kadar hepsini etkiledi.
En temel problemlerimizden biri de kuşkusuz yüksek enflasyon ve istihdam sorunudur. Talep yönlü enflasyonun baskılanabilmesi için tüketimin faiz yolu ile kısılmaya çalıştığını görüyoruz. Elbette enflasyonun düşmesi çok önemli. Ancak, yüksek faiz oranlarının iş yapma ortamını olumsuz yönde etkilemesine de izin verilmemelidir.
Bu nedenle iş yapan, üreten, ihraç eden ve istihdam sağlayanların finansmana erişiminin sağlanması çok önemli. Yatırım ortamının iyileşmesi ve istikrarlı büyüme ancak bu şartlarda mümkün. Ancak bugün baktığımızda finansman sorunları zincirleme etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıyor. İş dünyasının uygun finansman imkanlarına ulaşmaları sağlanmalı. Bu süreçte üretimin ve beraberinde istihdamın olumsuz etkilenmemesi en büyük temennimiz.
Orta Vadeli Program
Yaşadığımız ekonomik sorunlara dair gerekli önlem ve tedbirler kapsamında en son atılan önemli adımlardan biri de 3 yıllık hedef ve politikaların yer aldığı Orta Vadeli Program’dır. Bu orta vadeli programı, bir süredir karşı karşıya olduğumuz ekonomik belirsizliğin bertaraf edilmesi noktasında önemsiyoruz, iş dünyasının yaşadığı endişelerin ortadan kalkması noktasında da önemli bir adım.
Biliyoruz ki; üretim gücünün desteklenmesi, istikrar ve güven ortamının sağlanması gerek iş dünyası gerekse de ülke refahı için çok önemlidir. Programda açıklanan 7 öncelikli yapısal plan kapsamında yer alan “yerli üretimimizin daha fazla desteklenmesi, geleceğin üretim şekli olan yeşil dönüşüme verilen önem, girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, teknolojik gelişime odaklanma gibi başlıklar, bizim her zaman öncelikli gündem maddelerimiz olmuştur. Bu konularda birçok proje yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Temel temennimiz, öncelikli olarak güven ortamının sağlanması ve program kapsamındaki yer alan yapısal reformların ve izlenecek politikaların belirlenen dönem içinde hayata geçirilmesidir.
Orta vadeli planda geçen önemli bir detaya dikkat çekmek istiyorum:
Sanayi Alanları Devlet Politikası
Orta vadeli planın genel örüntüsü ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcımızın da açıklamalarında yer alan “mevcut sanayi alanlarının iki katına çıkması” konusuna yönelik söylemleri takip ediyoruz.
SATSO olarak bizim de yıllardır dile getirdiğimiz bir konu bu. Bizim sanayi alanlarımız mevcut yüzölçümümüzün 0,09’u kadardır. Amacımız düzenli ve planlı sanayileşme ile yeşil OSB mantığı çerçevesinde tarım alanları hassasiyetini gözeterek çevre dostu yatırımlar için bu 0,09’luk oranın yüzde 2’lere çıkabilmesi yönündeydi. Bu kapsamda, bakan yardımcımız Oruç Baba İnan’ın “Sanayi alanlarının genişletilmesi devlet politikası haline geldi ve 2028’e geldiğimizde sanayi alanlarını iki katına çıkaracağız” vizyonunu olumlu karşılıyoruz.
Ancak, SATSO olarak bu konudaki tavrımız çok net. Tarım ve sanayinin birbirini besleyerek, eş zamanlı ancak zarar vermeden büyümesi en büyük hassasiyetimizdir. Bu konu tartışmaya da kapalıdır.
Kredi Derecelendirme ve Büyüme Rakamları
Orta vadeli programla birlikte piyasalardaki bulanık tablonun daha net bir tabloya dönüştüğünü görüyoruz. Ekonomi politikalarında rasyonel yaklaşımlar sunulması uluslararası camiada da olumlu karşılanmış durumda. Ülkemizin kredi risk primi (CDS)’nin günden güne düştüğünü görüyoruz. Mayıs ayında 700 puanlara kadar yükselen kredi risk primimiz şu günlerde 380’lere kadar gerilemiş durumda. Ayrıca uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları 2 yıl sonra, ülkemizin kredi notunu negatiften durağana çıkardı.
TUİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3.8 büyüdü. Depremin ekonomik etkilerinin telafi edilmeye çalışıldığı, ihracatta zorlanmaların olduğu, durağanlığın yaşandığı bir süreçte yüzde 3,8’lik büyüme, zorluklara ve kırılganlıklara rağmen Türkiye ekonomisinin gücünü gösteriyor. Ancak sürdürülebilirlik ve istikrarlı büyüme en büyük beklentimizdir. Bu büyüme rakamlarının tabana yayılması önemlidir. Türkiye ekonomisinin sahip olduğu performans gücü ve potansiyeli düşünüldüğünde daha fazla nitelikli büyüme sağlanabilir. Biz iş dünyası olarak özellikle dış talebe dayalı büyümeye katkı vererek çalışmaya devam edeceğiz.
İhracat Rakamları
Bu ayki ihracat rakamlarımız da bu katkının ve gayretin bir göstergesidir. TİM tarafından açıklanan verilere göre ilimiz Ağustos ayında Temmuz’a kıyasla yüzde 5,2, 2022 ağustos ayına kıyasla ise yüzde 68,6’lık artışla 470.8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ihracat Sakarya tarihinin en yüksek ağustos ayı ihracatı olarak kayıtlara geçti.
2023’ün ilk 7 ayında kümülatif olarak 3.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek ülkenin en büyük ihracatçı şehirleri arasında 7. Sıramızı da korumayı sürdürdük.
TÜİK tarafından açıklanan güncel Temmuz ayı verilerine göre ise ithalat 342.630 milyon dolar olarak gerçekleşti. Temmuz ayında Sakarya’da ihracatın ithalatı karşılama oranı ise %139 olarak gerçekleşti.
İSO İlk 500
İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan 2022 İSO ilk 500 sanayi kuruluşu araştırmasına göre Türkiye’nin en büyük ilk 500 firma listesinde ilimizden 36 firma yer aldı. İSO 500 sadece üretimi değil ülke başarısındaki başrolleri de belirleyen bir listedir. Bu başarıda emeği geçen firmalarımızı tebrik ediyorum.
UR-GE Proje Başvurusu
Odamız ve Sakarya Makina İmalatçıları Birliği (SAMİB) iş birliğinde makine ve metal sektörünün uluslararası rekabetçiliğini artırmak amacıyla sektörde faaliyet gösteren 25 firmanın katılımıyla “Sakarya Uluslararası Makine ve Metal Kümesi” adıyla UR-GE projesi için Ticaret Bakanlığı’na resmi proje başvurusunu yaptık.
Önümüzdeki ay da süs bitkileri sektörüne yönelik SÜSBİR iş birliğiyle UR-GE projesi başvuru sürecini başlatıyoruz.
Tesla’nın Sakarya’da Üretilmesi
Cumhurbaşkanımız, Spacex ve Tesla şirketlerin sahibi Elon Musk ile yaptığı görüşmede Tesla’nın 7. Tesis yatırımını Türkiye’de yapması için çağrıda bulundu. İlimiz TOGG tesisinin kurulması için aday 3 il arasındaydı. Otomotiv konusunda potansiyeli ve ihracatı belli. 10 yılı aşkındır Toyota bünyesinde hibrit araç üretiliyor. Elektrikli araç ve yedek parça üretimi konusunda da kendini geliştiren bir iliz. İstanbul, Kocaeli gibi illerin sanayi doluluğu düşünüldüğünde ve Bursa’nın da TOGG üretimini gerçekleştirdiği bildiğimiz için Türkiye’de bir Tesla yatırımı olursa en uygun konum Sakarya olacaktır. Bizler bu yatırım için hazırız.
Yabancı Turistlere Fiyat Farkı Uygulaması
Son zamanlarda dikkatimizi çeken de bir konu. Sapanca gibi turistik ilçelerimizde yabancı turistlere verilen hizmetlerden alınan ücretlerin yerli turist ya da halka uygulanan fiyat tarifesine göre çok daha fazla olduğu bilgisini aldık. Yerli turist ya da halka uygulanan ücretin yabancı turiste 2-3 katı fazla uygulandığını gördük. 2-3 katı bir fiyat demek yabancı turistlerin ilimizi ve bu hizmeti tercih etmemesi demektir. Ayrıca, etik anlamda da bu kadar fiyat farkı olması ilimiz imajına da zarar vereceği gibi uzun vadeli turizm gelirlerini de baltalar. Bu konuda denetim mekanizmaları olmalı.
Karasu Limanı ve İmarlaşma
Karasu Limanımızın kapasitesi, sefer sayıları her geçen gün artmaktadır. Bölgenin de bu gelişime açık ve hazır olması; yerleşim imar planının da buna göre dizayn edilmesi planlı ilerleme açısından kritik bir konudur. Geçen ayki meclis toplantımızdan da hatırlayacağınız üzere, Karasu ile ilgili depolama ihtiyacına yönelik de hem liman yönetiminin hem de özel sektörün çevrede yatırımları olacak.
Çalışmalar tamamlandığında yaklaşık 300 bin ton depolama tesisi olacak. Bu da şehir ekonomisine ciddi katkı sağlayacak. Yani limanın arkasındaki bölgelerin bu imarlaşmaya uygun olması gerekiyor.
Türkiye ve dünyadaki tüm limanlar için geçerli olan bir konu liman arka sahalarının konut imarına açılmaması gerektiğidir. Liman sahalarının çevresi konut imarına açıldığında limanların 365 gün 24 saat çalışması nedeni ile ilerleyen zamanlarda hem bölge halkının yaşam standardı hem de limanın işleyişi konusunda istenmeyen durumlar oluşabilir. Bu sebeple liman arka bölgelerinin mutlaka limanı kullanan sanayilere uygun hale getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Depolama ve lojistik alan olarak tesis edilmeli.
Bu sebeple liman arka sahalarının imar planı ilgili belediye ve ilgili kurumlar tarafından etraflıca gözden geçirilmeli, uzun vadeli düşünülerek hazırlanmalıdır. Bölge halkının mağdur olmaması, rahat yaşayabilmesi, limandan kaynaklı sıkıntılar yaşamaması ve limanın işleyişinin aksamaması için önemlidir. Karasu Belediyemizin bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyoruz.”